27 Eylül 2007 Perşembe

1804 Sırp İsyanı ve Bosna-Hersek

Bosnalılar, Napolyon'un muhtemel istilâsına karşı memleketlerini savunmakla meşgul iken Sırbistan'da Kara Yorgi önderliğinde çıkan isyan daha büyük tehlike oluşturmaya başlamıştı (1804). Kara Yorgi'nin düşüncesi Bosna-Hersek'teki Hıristiyanları ihtilâle katılmaları için ayaklandırmak ve Karadağ ile birleşip büyük bir Sırbistan kurmaktı. Zaten Bosna'daki Katolikler Dalmaçya'daki Fransızlar tarafından himaye görmekte ve Kara Yorgi'ye de sempati duymaktaydılar. İsyan bastırılmadan 1806-1812 Osmanlı-Rus harbleri başladı. Sırplar bundan sonra Bosna'ya karşı şiddetli hucumlara girişerek Yadar, Radiyavana ve Böğürdelen'i ele geçirmişler ve feci katliamlar yapmışlardır. Sırbistan ve Karadağ'dan bir çok Müslüman ahali ihtilâlcilerin zulmünden kurtulmak için Bosna'ya iltica etmişlerdir. Göç edenlerin acıklı durumu ve Belgrad'ın düşmesi Bosnalıları çok müteessir etmişti. Çünkü Boşnaklar Belgrad Kalesi'ni kendi topraklarının kilidi sayıyorlardı. 1808 yılında barış müzakerelerinin yapıldığı sırada Sırplar Bosna'daki Ortodoks reayayı ayaklandırmak için yeniden teşebbüse geçmişler ve özellikle Gradiçka havalisi Ortodoksları ve diğer Ortodokslar da bu ayaklanmaya katılmışlardır. Papaz Joviç'in idare ettiği bu Hıristiyan isyanının yer yer bastırılmasına rağmen 1809 yılında Ruslarla harp başlayınca Sırplar Karadağlılarla birlikte Bosna-Hersek ve Sancak bölgesinde taarruza geçmişlerdir. Fakat yapılan savaş neticesi Karadağ ile Sırbistan'ın birleşmesi mümkün olmamıştır. 1812'de akdedilen Bükreş Antlaşması ile Ruslarla olan savaş bitince Sırp isyanları da bastırılmış, Belgrad ve diğer kaleler geri alınmıştı. Bu isyan hareketleri sırasında Boşnaklar genel olarak devlet tarafında yer alarak eyâletlerini savunmuşlardı. Sırplar Osmanlı Devleti'ne karşı savaştıkları gibi Bosna içindeki Ortodoksları da isyana teşvik ediyorlardı. Fakat Bosna kaptan ve askerleri eyâletin asayişini muhafaza ederek buna izin vermemişlerdir.

Napolyon Bonaparte'ın hâkim olduğu dönemlerde Avrupa'ya karşı uyguladığı kıta ablukası siyaseti Bosna-Hersek'i olumlu bir şekilde etkilemişti. Bosna, transit ticaret yollarının üzerinde bulunduğundan dolayı ticareti gelişmişti. Fakat bu dönemde Saraybosna'da halkla idarecilerin arasında silâhlı direnişe kadar varan ciddî anlaşmazlıklar olmuş, 1820'de Celaleddin Paşa sayesinde bu olaylar sükun bulmuştur. II.Mahmud dönemi içinde, l826'da Yeniçeri Ocağı merkezde kolayca kaldırılmasına rağmen diğer eyaletlerde o kadar kolay kaldırılamamış ve Bosna'da Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılma meselesi yıllarca devam etmiştir. Bu iç olaylar 1828-1829 Osmanlı-Rus Harbi'nde Osmanlı Devleti'nin Rumeli'de öteden beri askerî kudretleriyle tanınmış bulunan Arnavutluk ve Bosna gibi eyâletlerden hiç bir yardım görmemesine sebep olmuştur.

1831'de bazı yenilikleri uygulamaya koyma ve orduyu yeniden düzenleme teşebbüsleri Hüseyin Kapudan Gradasçeviç'in liderliğinde Bosnalı Müslüman âyanın başını çektiği bir ayaklanmaya dönüşmüştür. 1832 yılında isyan bastırıldıktan sonra kaptanlık müessesesi ortadan kaldırılmıştır.

0 yorum: